"Herşeyin bir ilki vardır." bu sözü ne kadar da çok kullanmışızdır kimbilir. Kimi zaman bu ilkler
bize bir daha tadamayacağımız duyguları hissetirirler. "Keşke bir daha olsa..." , "Bir daha
anlatsana şunu, kanka..." tadındadır bu ilkler. Fakat bazıları vardır ki, onlar hep ilk günkü,
ilk andaki gibi, her daim aynı hazzı yaşatırlar.
Sıradan bir akşamüstüydü gene, evde tek başıma bilgisayarımın başında oturuyordum. Fakat
o akşam üzerimden çıkartıp bir kenara fırlatamadığım bir sıkıntı üzerime yük olmuştu. Birden
telefonum çaldı, arayan arkadaşımdı, "Danny gelsene bize, oturur laflarız hem de senle
tanıştırmak istediğim biri var, fakat soru sorma sadece gel" dedi. Bende "Tamam" dedim ve
yola çıktım. Yolda giderken içimi içimi yiyordu. Acaba kimdi bu? O kadar heyecanlıydım ki
parmağımı kapının zilinden çekmeyi dahi unutuvermişim. Kapıda, arkadaşım "Geç geç içeri
hemen" dedi. Bende yavaş yavaş gergin bir şekilde ilerledim ve salona geçtim. Masanın
başında bekliyordu. Bir anda ne olduğunu anlayamadan beni çarptı, büyüledi, kendimden
geçirdi. Belki de on dakika kadar hiç bir şey diyemedim odadakilere... Esmer tenli, çikolata
tadında ki güzel... Kendimi kaybetmiştim, ellerimi ve gözlerimi ondan alamıyordum. Nasıl bu
kadar sert ve bir o kadar da etkileyici olabilirdi. Adını bile sormak aklıma gelmedi, bir ara
arkadaşlarım "Danny, bu Jack" dediler sadece. O an ne olduğu, kimin olduğu umurumda bile
değildi. Sadece ona daha fazla dokunmak ve hissetmek istiyordum. Bedenim ateşe
tapanların, yüz yıllardır sönmeyen ateşi gibi yanıyordu. Başım dönüyor, vakit geçtikçe kendimi
kaybediyordum. Şuursuzca ağzımdan çıkan sözler, yüreğimde kopan fırtına, nefes alıp
verdikçe bedenimi kaplayan ateş... Beni hiç terketmesin ve hep benimle kalsın...
Jack Daniels
Sercan Kökel
Inspired by Jack Daniels
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder